2025 yılı, Avrupa’nın herkes için eşit fırsatlar ve sosyal içerme taahhüdü açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) dayanan “No One Behind” ilkesi, yaş, cinsiyet, köken veya sosyoekonomik durum fark etmeksizin her bireyin fırsatlara, hizmetlere ve haklara eşit şekilde erişebildiği daha adil bir toplum vizyonunu yansıtmaktadır. Avrupa genelinde eşitsizlik ve sosyal dışlanma hâlâ varlığını sürdürürken, bu ilke AB üye ülkeleri ve komşu ülkeler genelinde harekete geçmeye yönelik temel bir çağrıdır.
Politika gelişmeleri ve artan farkındalığa rağmen, birçok Avrupalı günlük yaşamda yapısal engellerle karşılaşmaya devam etmektedir. Göçmenler, engelli bireyler, dezavantajlı topluluklardan gelen gençler ve yaşlılar gibi gruplar; kaliteli eğitime, istihdama, sağlık hizmetlerine ve sosyal korumaya sınırlı erişimle karşı karşıya kalmaktadır. Avrupa Komisyonu’na göre 2022 yılı itibarıyla AB genelinde yaklaşık 95 milyon kişi yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındaydı. Bu veriler, mevcut eşitsizliklerin derinliğini ve kapsayıcılığı sağlamak için sistemsel müdahalelerin aciliyetini ortaya koymaktadır.
2025 yılında Avrupa, “No One Behind” taahhüdünü hayata geçirmek için birçok stratejik girişimi ilerletmektedir. Ana odak noktası, kaliteli eğitime ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarına evrensel erişimi sağlamaktır. Bu, bireyleri değişen iş gücü piyasasına hazırlamak için dijital beceriler ve mesleki eğitimlerin teşvik edilmesini kapsamaktadır. Aynı zamanda, gençler, engelli bireyler ve etnik azınlıklar gibi yeterince temsil edilmeyen gruplar için kapsayıcı istihdam olanaklarının artırılması hedeflenmektedir. Sağlık sistemleri, her vatandaşın uygun maliyetli ve yüksek kaliteli sağlık hizmetine erişimini garanti edecek şekilde güçlendirilmektedir. Ayrıca, sosyal koruma mekanizmalarında yapılan reformlar, kırılgan haneleri daha etkili şekilde desteklemeyi ve yoksulluk seviyelerini azaltmayı amaçlamaktadır.
“No One Behind” vizyonunu gerçekleştirmek sadece politika üretimiyle sınırlı değildir; bu, hükümetler, sivil toplum, yerel topluluklar ve uluslararası ortaklar arasında gerçek iş birliğini gerektirir. Avrupa’nın 2025’teki ilerlemesi, farklı seslerin çözümlerin oluşturulmasına ve uygulanmasına aktif katılımını sağlayan kapsayıcı bir yaklaşıma bağlıdır. Ulusal stratejilerin AB çapındaki çerçevelerle uyumlaştırılması ve sürdürülebilir sosyal altyapıya yatırım yapılması sayesinde, Avrupa toplumları kapsayıcılığın yalnızca bir vaat değil, herkes için yaşanabilir bir gerçeklik olduğu bir geleceğe doğru ilerleyebilir. On yıl ilerledikçe, kimsenin geride bırakılmaması yalnızca ahlaki bir sorumluluk değil; aynı zamanda daha güçlü, daha bütünleşmiş ve dirençli topluluklara ulaşmanın yoludur.
Kaynaklar:
– Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları: No One Behind
– Avrupa Komisyonu – Sosyal İçerme ve Yoksulluğun Azaltılması